Ana içeriğe atla

Uluburun Batığı

Muhteşem olaylar zinciri, muhteşem keşifler. 

Bugün sizlere Uluburun batığından bahsedeceğim. Bu batığın 1984 de başlayan kazıları yıllarca sürerek, dünyanın 3600 yıllık en eski gemisi ve içindeki çok değerli eserleri su yüzüne çıkarıldı. 




Uluburun batığı National Geographic dergisi tarafından 1987 yılında kapak konusu yapılarak dünyaya duyurulmuş iç sayfalarda ise Prof. Dr. George Bass’ın geniş bir yazısı yer almıştır. 

Bu tarihten sonra günümüze kadar Uluburun Batığı çekiciliği giderek artarak gündemde kalmıştır. Milattan Önce 14’yüzyıla tarihlenen batık ilk kez Bodrumlu süngerci Mehmet Çakır tarafından görülmüş. 1984 -1994 yılları arasında on yıl süren kazıları Texas AM Üniversitesi’nden George Bass ve daha sonra Cemal Pulak başkanlığındaki heyet tarafından gerçekleştirilmiş. Batıkta 365 bakır külçe, 1-ton kalay külçe ve yüz testi içinde reçine ana yükü oluşturmaktaydı. Bu alanda kilden yapılmış çok sayıda kaplar, amforalar ve günlük yaşamda kullanılan yemek ve saklama kapları hemen göze çarpmakta.

 Gelelim bu olayı muhteşem yapan ayrıntılara, bu gemide Tutankhamun'un üvey annesi Nefertitiye ait olan mühürler tespit ediliyor ki bu mühirler Mısır'da dahi bulunabilmiş mühürler değiller. Bazı araştırmacılar Mısır'da Nefertitiye ait bir mezar bulunduğunu idda etsede, keşfedilen o mezarın tam olarak Nefertitiye ait olduğu kanıtlanmadı. 

Şimdi gelelim tartışmamıza, bu gemide Nefertiti var mıydı? Eğer bu gemideyse, gemiyle birlikte alabora mı oldu? 

Yoksa bu gemi Nefertitiye ait mühürleri çalan kişileri mi taşıyordu sadece? Zaman belki birçok şeyi gösterir, ama tam olarak ne olduğunu büyük ihtimalle hiçbir zaman bilemeyeceğiz. 

Kazı 1994’te tamamlandı ve buluntular restore edilip Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi’ne taşındı. Uluburun Batığı’nın bir bölümünün ve kargosunun replikaları ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi’nde sergilenmektedir. 

Bu keşifleri yapan başta çok değerli Prof. George F. Bass ve Prof. Cemal Pulak olmak üzere tüm çalışanlara ve kalıntıları bulup Jandarmaya ileten vatandaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Bu vesile ile Prof. George F. Bass'ı rahmetle anıyoruz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aspendos

Aspendos, Antalya'nın Serik ilçesinde bulunan, antik tiyatrosuyla meşhur bir antik kenttir. M.Ö. 10. yüzyılda Akalar tarafından kurulmuştur ve antik Pamphylia bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Aspendos, liman kenti olması ve ticaret yolları üzerinde yer alması sayesinde oldukça zengin bir şehir haline gelmiştir.

Kambriyen Dönem

Kambriyen Dönem (541-485 MYA) Kambriyen patlaması Kambriyen Dönemi sırasında farklı yaşam formlarındaki ani artıştır. Kambriyen Patlaması 541 milyon yıl önce meydana gelmiştir ve modern hayvan gruplarının çoğunun ortaya çıkmasını sağlayan yaşamın büyük ve hızlı çeşitlenmesini ifade eder. Kambriyen Patlaması'ndan önce Dünya'da sadece birkaç büyük hayvan vardı, ancak o zamandan itibaren her türden canlı ortaya çıktı. Farklı yaşam türlerinin bu denli hızlı patlamaya neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemektedir.  Atmosferdeki oksijen artışı hayvanların daha da büyümesine ve DNA'larındaki değişikliklerin yeni şekillere evrilmelerine izin verdi. (Hallucigenia, Anomalocaris, Opabinia, Haikouichthys, Wiwaxia tarzı canlıalr bu devirde evrimleşti.)    Hallucigenia Bu hayvanlar yeni yaşam tarzları geliştirmeye başlamış, birçoğu eski okyanuslarda yüzmeye ya da yuva yapmaya başlamıştır. Göz gibi özellikler de ilk kez evrimleşmiştir.  Gezegenimiz Pannotia olarak bilinen küresel bir sü

Karbonifer Dönem

KARBONİFEROZ DÖNEMİ  (358-298MYA)   Karbonifer döneminde toprağın istilası gerçekleşmiş ve vahşi yaşamla iç içe yemyeşil ormanlar oluşmuştur. Bu ormanlar o kadar hızlı büyüdü ki milyarlarca ton kalıntı gömülerek bugün kullandığımız kömürü oluşturdu. Havadaki yüksek oksijen seviyesi nedeniyle böcekler de devasa boyutlara ulaştı.  Karbonifer döneminde Pangea oluşmuş, birkaç Asya alt kıtası hariç hepsi çarpışarak dev kara kütlesini meydana getirmişti. Güneyde, dönemin sonunda buz tabakaları birçok yere yayılmıştı.  Hayvanlar: Köpekbalıkları denizde gelişirken, bazıları 6,5 ft (2 m) uzunluğunda olan dev eklembacaklılar karada devriye geziyordu. Amphibamus gibi amfibiler artık çok çeşitli ve yaygındı, ilk sürüngenler de evrimleşerek günümüzdeki kertenkelelere çok benziyordu. Sürüngenler dönem boyunca çeşitlenmeye devam edecektir. Bitkiler: Bazıları 98 ft (30 m) yüksekliğe kadar ulaşan bitkilerle dolu devasa, yoğun ormanlar Karbonifer Pangea'nın büyük